İzmir’de Hediyelik Eşya Fuarı
M. Faruk DALGIÇ
Bu yıl 25.’si düzenlenen SOUVENIR 2014 Hediyelik Eşya Günleri, yine İzmir Fuarı’nda 18 Aralık-31 Aralık 14 tarihleri arasında görücüye çıktı.
Böyle fuar günlerine ben ilk gün gitmem. Kalabalık olduğu gibi, devlet büyükleri de açılışlarda boy gösterdikleri için, trafikte çok karmaşa oluyor. Biz eşimle bir gün sonra Cuma günü öğle sonu gidelim, dedik. Otopark olarak ayrılan yere arabamızı koyarak, fuar alanına 2 TL karşılığı giriyoruz.
Sevdiklerine yeni yıl hediyesi almak isteyenler fuara koşuşmuşlar. Fuarda iki bölümde hizmet veriliyor. Girişte soldaki büyük ve geniş bölümde Antakyalı katılımcılar, salça çeşitleri, baharat çeşitleri, peynir çeşitleri, asılı kuruluklar satıyor. Biraz ilerleyince sucuk, salam ve tereyağı satan reyonlar görüyoruz. Karşıda Aydın Sultanhisar’dan deve etiyle yapılmış sucuk satan bir reyon var, başı kalabalık. Biz de sıraya giriyoruz, bir iki kangal sucuk alıyorum. Hanım çok almamam için uyarıyor kilosu 35 TL’den satılıyor. Bu satıcı Antakyalıların arasına karışmış. Sağ tarafta boydan boya, yine Antakyalı yemekçiler sıralanmış. Sanki fırın yapmasından biraz büyükçe, içleri, baharat, ceviz ve kıyma karışımlı, bulgurla yapılmış, içli köftenin değişimi bir yiyecek, içli köftelerle aynı sinide yerini almış, tanesi 4 TL. Büyük tepsiler içindeki uzun, el yapımı içli köftelerin albenisine dayanamıyorum, bir tane de ben alıyorum. Değişik döner çeşitleri, dürüm yapılarak servis ediliyor. Ortadaki masalar yemek yiyenlerle dolu. Mangallar yanıyor, şiş kebaplar alıcı bekliyor. Kebap şişleri çok büyük ve uzun, dumanı ve kokusu etrafa yayılıyor. Tabi buraya gelen biraz para harcayacak, elinizi cebinize atmadan buradan çıkamazsınız. Buradan ayrılarak asıl hediyelik eşya satılan bölüme geçiyoruz.
Gezme, görme, alışveriş için senenin bu son günlerinde, fuara doluşan insanlar, her türlü değişik hediyelikleri ilgiyle inceliyorlar. Uzakdoğu’dan, Afrika’nın çeşitli ülkelerinden getirilen lambriler, tahtadan yapılmış hayvan figürleri, oyuncaklar, yapma çiçekler, lambalar reyonları süslüyor. Yerli ve yabancı mallar alıcıların ilgisini çekiyor. Bazı ev hanımları, evlerinde kendi yaptıkları yiyecekleri burada pazarlama şansı yakalamışlar. Ayrıca el işleri, iğne oyaları, peçeteler üzerinde çeşitli motifler işlenmiş, el emeği, göz nuru olan bu çeşit ürünler, bayanların bu reyonlara doluşmalarını sağlıyor. Bitlis’ten katılımcılar kuru yemiş reyonunda, iri iri Bitlis fıstığı satıyorlar. Pahalı olan Gaziantep fıstığının yerine 40 TL olan fiyatı görenler, almadan gitmiyorlar. Bir satıcı yeni bir buluş yapmış. Son günlerde Osmanlı geleneğine uyarak “Osmanlı Hatırası” adıyla, dönemin izlerini taşıyan hediyelik eşyalarla, şatafatlı giysileri alıcıların beğenisine sunuyor. Bu reyona gelen bayanlara sultan ve cariye kostümlerini giydirerek, fotoğraf çektirmelerini sağlıyor. Bu kostümleri giyenlerin, hoşlarına giden giysileri aldıklarına tanık olduk. Firma yetkilisi, muhabir olduğumuzu duyunca, “Osmanlı zamanında saray yaşamına, o zamandaki giysilere çok meraklı olanlar var, hayretle onları izliyorum. O döneme ait devlet arması, padişah ve sultan giysileri, biblolar, mutfakta kullanılan cezveler, yemek takımları çok merak uyandırıyor” şeklinde bizleri bilgilendiriyor.
Bu fuarda her yıl nisan ayında zeytinyağı ve teknolojileri fuarı oluyor, geçmiş yılların birinde Kilisli hemşerilerim de zeytinyağı, sabun, pekmez gibi ürünleriyle burada yerlerini almışlardı. Onlarla röportaj yapmıştım, Kent Gazetesi’nde okumuşsunuzdur. Bu yıl zeytinyağı ülke genelinde makbul bir ürün olarak değerlendi. Geçen yıl fabrikasından taş basma sızma zeytinyağını 7 TL’ye almıştım. Bu yıl 10 TL’ye alabildim. Beş litrelik teneke kutularda sızma yağlar 60-80 TL’ye satılıyor. İstiyorum ki, Kilis’te ambalajlı şişelerle, tenekelerle zeytinyağı üretimi yapan bir firma, fabrikasını kurarak adımızı duyursunlar. İzmir’de Kilis’in sesi olmaya çalışıyorum. Keşke diyorum bu fuara da Kilisli üreticiler gelse, ürünlerini sergileseler. Örneğin; Şekeroğlu bir reyon açsa, inanın büyük ciro yapar. Bekan Kardeşler gelse, Kilis katmeri yapsalar, kurabiyeler tepsilerde satışa sunulsa kuyruktan baş alamazlar. Bunu sadece kar amaçlı değil de, Kilis’imizin tanınması adına yapsak bence yakışır. Gelecek yıllarda düşünmelerini salık veririm. Buradaki biz Kilisliler her türlü yardıma hazırız.
Hediyelik eşya fuarının orta yerini, yine bir Antakya künefecisi tutmuş. Gözünüzün önünde çiğ künefe dökülüyor, pişiriliyor, porsiyonu 7.5 TL’den satılıyor. Ayrıca burada da Antakya ürünlerinin her türlüsünü satışa sunmuşlar. İki porsiyon künefe alıyorum, boş bir masa bularak künefemizi bitiriyoruz. Buradan ayrılmadan hani Kilis’te süt peyniri deriz, bir kilo kadar tuzsuz peynir alıyorum. Daha sonra Kahramanmaraş reyonuna geliyoruz. Burada yine iplere dizilmiş, boy boy kuruluklar, paketlenmiş nane torbaları, yassı tarhana kilo olarak satılıyor. Cevizli sucuklar kendi imalatları, bizdeki gibi değil. Maraş usulü, nuska var, kesme var, bastık var, bizim hanım, burada Kültür Derneğimizde yapılan bazı yemekli günlerde züngül yapar, çok ta makbule geçer, “yıllardan beri yememiştim” diyen Kilisliler eşime teşekkür ederler. Bu nedenle züngül yapılacak bastık arıyor, ancak Antakya reyonuna çıkarken uğruyor, orada buluyoruz.
Akşamı zor ediyoruz, biz de alacaklarımızı alarak, elimizdeki dolu dolu torbalarımızla arabamızla buradan ayrılıyoruz.