Kabul Edilmeyen Öneri Kutlama Küçüklüğü…
Sabahattin YARAR
Ben de bir türlü Türkiye partisi olamayan, davranış ve uygulamaları çelişkilerle dolu HDP’nin taraftarı veya sempatizanı olan birisi değilim. Ama Ulusal Meclisimizin bir partisi ve temsilcisi olduğunu yadsımamız da olası değildir. Demokratik haklarını kullanma ve önerilerde bulunmaya, diğer partilerimiz kadar yetkilidirler. Elin gavurları ile uluslar arası anlaşmalar yapıyoruz da, kendi meclisimizdekileri neden görmemezlikten gelip de AKP yandaşı oluyoruz anlayamıyorum doğrusu…
HDP ile işbirliği yapmak, olumlu bir güncel sorunun araştırılmasına yönelik önergeye evet demekle ülkeyi ilgilendiren, “Çocuklara tecavüz ve cinsel saldırılar”ın araştırılması önerisine katılmayıp, AKP’ye arka çıkmak, BAHÇELİ’nin klasik uygulamalarının yeni bir örneğini oluşturmuştur. Yine yedek lastik görevi yerine getirilmiştir. HDP’ye karşı olmak, her olumlu girişime de karşı çıkmak demek olmamalıdır. TBMM Başkanlığı da bu sakat görüşün sonunda AKP’nin olmuştu. HDP’yi asla savunmuyor, tuttuğu yolun ihanete varan davranışlarına da katılmıyorum. Ama doğruya doğru, eğriye eğri demek gerekmez mi?
Kendini din adamı kılığına sokmuş, din ticareti yapan bir yığın sarıklı türedi son zamanlarda. Bunun yanında, davranış bozuklukları ve eğilimleri olan sözde yazar ve aklı evveller, cinsel tecavüzleri sıradan olaylarmış gibi değerlendirmektedirler. “Bir kereden ne çıkar” diyebilen yetkililer de bu görüşlere arka çıkar durumunda olmuşlardır. Vakıf, kurs, okul ve yurtlarda meydana gelen cinsel saldırı ve tacizleri küçümsemek, sıradan olaylar gibi görmek aymazlığın en büyüğüdür. Bunu bir siyasi sorun gibi görüp, araştırılması ve meydana çıkarılması girişimlerine karşı çıkmak, bir yerde olaylara arka çıkmak demektir.
TV yıldızı ve büyüklerimizin konuğu bir hocamız(!), “…genç oğlanlarla eğleşmek normaldir. Buna badeleşmek denir…” diyecek kadar çocuk tecavüzlerini savuma girişimi, cinsel suçlar sıralamasında en önlerde olan ülkemizin sicilini ortaya koymaktadır adeta… “Badeleşmeyi müritlerim kendileri istediler, ben zorlamadım…” diyecek kadar açıkça sapıklıkların itiraf edildiği bir ülke olmanın acısını duyuyorum içimde. Bir vakıftaki olayın zincirleme ortaya çıkardığı yığınla tecavüzlerin araştırılıp, çözüm bulunmasına yönelik önerinin reddini anlamak olası değil doğrusu. Hem de bu öneri kimden gelirse gelsin… İnanarak ve güvenerek emanet ettiğimiz çocuklarımızın böyle alçaklıklara uğraması, Müslüman bir ülkenin ilke ve inanışlarına ters düşmektedir.
İşin acı yanı ise; araştırılsın, sorun neyse çözümleri bulunsun, şerefsiz ve ırz düşmanı suçlular kimse cezasını bulsun, denetim ve noksanlıklar nelerdir, diyerek öneriyi benimsemek varken, görüşülmesini reddetmektir. Daha acısı da, böyle bir önerinin reddedilmesini siyasi bir başarı olarak değerlendirip, Aile Bakanımızı kutlama kuyrukları ile tebrik etmektir. Neyi reddettiğinizi ve neyi kutladığınızı biliyor musunuz acaba?!…
Konuya bir de sizin görüşlerinize uygun yaklaşayım:
Hazreti Lut Peygamberimizin kavminin başına gelenleri, Kutsal Kitabımızın KAMER SÜRESİ, 33-36. ayetlerini” okuyarak öğrenebilirsiniz. Daha birçok ayette de geçen, eşcinselliği adet edinmiş bu kavmin, taşlar yağdırılarak helak (yok edilme) edildiğini görebilirsiniz. Yüce Allah, tüm uyarı ve girişimlere karşın huyundan vazgeçmeyen bu kavmi yok etmişti… (LUT KAVMİ)
Kurban olduğum Allah bizi sizlerin hata ve noksanlıklarından koruyup, bela ve kazalardan esirgesin inşallah…
Yeniden buluşalım…