Kesilenler ile Yeniden Dikilen Ormanlar… (Kilis)
Sabahattin YARAR
Yaşantımın Kilis’te devam ettiği yıllarda sık sık çevre dağlarda dolaşırdım arkadaşlarımla. Av sporuna olan merakım, dağları taşları, bitkileri, otları ve çalıları tanımamı sağlardı. Resul Osman Dağı ve artları, Acar Dağları ve ovaları dolaşımının sonu ya Akpınar olurdu ya da Sinnep (Seve)… Ayrıca Kilis’ten çıkışta, Beşenli’ den sonra Afrin’e kadar bembeyaz kıraç topraklar da keklik, tavşan arayışlarımız devam ederdi.
Aradan yıllar geçti. Görev gereği ayrılık, başka bir ilde yerleşmemize neden oldu. Ama Kilis ziyaretlerim bugün bile devam etmekte. Büyük çaba ve emeklerle, kıraç topraklarda, Afrin ve civarında oluşturulan çam ormanlarını, koruları gördükçe, Kilis ziyaretlerim arttı sanki. Resul Osman dağının siyah ve çıplak kayalıkları çam ormanları ile kaplanmış. Üzerine son zamanlarda yapılan piknik alanı bir gereksinmeyi karşılamış. Gezdim çok beğendim noksanlıklarına karşın. Bahar ile çok güzel bir görünüm alacağı kuşku götürmez.
Yıllar yılı gidip gelirken gördüğüm bu değişimi sağlayanlara, emek verenlere, öncü olanlara, orman alanlarının oluşmasına katkıda bulunanlara binlerce teşekkürler ediyorum. Yeşil, hele orman kuşağı her yaşam bölgesinin vazgeçilmez unsurudur. 30-40 yılı bulan çabaların ortaya çıkardığı bu güzellikler daha çoğaltılmalı ve genişletilmelidir.
Son zamanlarda; otoyollar, HES’ler, madenler, hava alanı inşaatları, arsa teminine yönelik uygulamalar, taş ocağı işletmeciliği istekleri, yangınlar, kolaycılığa kaçmak cinlikleri ile yüzbinlerce yetişkin ağacın kesilmesi üzüntü kaynağımı oluşturuyor. Yabancı ülkelerden alınan bazı video görüntülerinde, ormana zarar vermemek için yapılan ve ormanların üzerinden geçen viyadükleri, oto yolları görünce, değer bilirlik nedir anlıyor insan… Tek bir ağacın kesilmemesi için, milyonlarca lira harcamayı göze alıyorlar…
Bizdeki kentler içinde ve ormanlardaki kıyımlara karşı çıkmalarımız ise, çocuk uyuturmuşçasına söylemlerle giderilmeye çalışılmaktadır. “Kestiğimizden daha fazlasını dikiyoruz…” gibilerinden savsaklamalarla, kesimleri haklı gösterme çabasına giriyorlar. ATATÜRK, bir ağacın kesilmesini önlemek için, yanındaki binayı metrelerce öteye taşıtmış, ağacın yaşamasını sağlamıştı. Bu örnek, bir ağacın bile değerinin milyonlarca değerin üstünde olduğunu kanıtlar. Zaten de öyledir. 30, 40, 50 yıl gibi sürelerde gelişen bir canlının bir anda yok edilmesi, hele yüz binlercesinin aynı sonuca uğraması, yerine yenilerini dikiyoruz, söylemi ile geçiştirilemez.
Bu ülkenin boş alanları hızla ağaçlandırılmalıdır. Son zamanlarda önem verilen bir konu olmuştur, sevindiricidir. Ama kentlerin, çevrenin ekolojik dengelerini bile etkileyecek sorumsuz kesimleri hiçbir şey haklı gösteremez. Belki pahalı ama alternatif çözümleri vardır. Daha fazlasını ekmek, korumak görevimizdir ulus olarak. Ekiyoruz diye kesmek haklılık değildir. 50 yıllık yetişmiş bir ağacın yerine ekileni bekleyip görmeye ömür yetmez. Bedeli ne olursa olsun, orman korunmalı, viyadük gibi, tüneller gibi, çözümlerle ağaç katliamı yapılmamalıdır. Hele bizim gibi yeşili az ülkelerde…
Resul Osman Dağı piknik alanını da bu düşünceler içinde değerlendirmek gereklidir. Ayrıca, gördüğüm kirlilik ve sorumsuzluğu Kilisli hemşerilerime hiç yakıştıramadım. Bu güzelliklerin korunması, temiz bir ortamda oturulmasını sağlamak da sizlerin görevi. Poşet, şişe, karton, meyve artıkları, hor kullanmalar olmamalı bu alanda. Bir dahaki geldiğimde görmem inşallah…
Yeniden buluşalım…