Kilis’in Belleği: Oylum Höyük
“ZAMANIN DERİNLİĞİNİ HÖYÜKLER SAYESİNDE ALGILAYABİLİYORUZ. İNSANLIĞIN ÇOK UZUN ÖYKÜSÜNÜN TANIKLARI ONLARDIR. DOĞAL BİR YÜKSELTİ, BİR TEPE GİBİ GÖRÜNÜR HÖYÜKLER. AMA BİR GÜL GİBİ KAT KATTIR İÇLERİ. HER KAT DAHA ESKİ BİR KENTE, DAHA ESKİ BİR KÖYE, DAHA ESKİ BİR YERLEŞİME AÇILIR. ŞAYET TAHRİP EDİLİRSE, İNSANLIĞA AİT BİR BELGE DE SİLİNMİŞ OLUR.”
Kilis İlimiz de yapılan kazılarda ortaya çıkan OYLUM HÖYÜK, gerek sansasyonel yönüyle, gerek Kilis bölgesi ve ülkemiz turizmine katkı sağlayacağı nedeniyle, bu konuda beni heveslendirerek araştırmamı ve daha geniş bilgi almamı sağladı.
Öncelikle şunu ifade etmem gerekir ki, insanlığın uzun geçmişi günümüze farklı şekilde ulaşır. Bunlar bazen yapı yıkıntılarının artığı ören yerleri, bazen gösterişli biçimde ayakta kalan bir anıt yapı, bazen de insanlar tarafından değiştirilen, kullanılan bir mağara ya da bunun gibi zamana, bölgeye, kültüre göre farklı şekillerde olabilir. Sıraladığımız örnekler alışık ve konunun uzmanı olmayan kimselerin bile geçmişin tanığı olarak kolaylıkla ayırt edebildiği tür kalıntılardır. İnsan elinin biçimlendirilmesi bu tür kalıntılarda açık olarak görülebilir. Buna karşın alışık olmayan bir göz için doğal bir yükseltiden, tepeden farksız, üzerinde yapı kalıntılarına ait izlerin görülmediği geçmişin başka tanıkları da vardır. Bunlar başlıca iki gruba ayrılır. Birincisi Höyük, ikincisi de Tümülüsler’dir. Her ne kadar ikisi de doğanın biçimlendirdiği topografyanın üzerine oturan, çoğu kez aykırı duran yükseltiler olsa da aralarında çok önemli bir fark vardır. Tümülüsler, bir anıtmezarı simgelemek üzere toprak yığılarak bir kerede yapılan doğal yükseltilerdir ve tek bir dönemi yansıtırlar. Höyükler ise, aynı yerde art arda gelen yerleşimlerin birikimi ile oluşan tepelerdir.
Bir başka almış olduğum bilgi ise, höyüklerdeki tabakalanma olayıdır. Bunu anlamak için zamanın derinliğini algılamak ve zaman içinde yaşanan her olayın izinin saptanabildiğini kabullenmek gerekir. Bu yalnızca arkeoloji için geçerli bir kural değildir. İlk kez yer bilimciler, endüstri devrimi sırasında yerküreyi incelerken, yaşadığımız çevrenin oluşumunda dünyanın farklı süreçlerden geçtiğini ve her dönemin kendine özgü bir toprak dolgusu ile diğerinden farklılaşarak üst üste yığıldığını görmüşlerdir.
Bu önemli bilgileri aldıktan sonra, şimdi Kilis’in Oylum Höyük kazıları gelişiminden ortaya çıkan değerlerden söz etmek istiyorum.
Kazıları halen devam eden ve arkeolojik kazılarda ortaya çıkan 9 bin yıllık Kilis Oylum Höyük’le ilgili olarak Doç. Dr. Atilla Engin, şu önemli bilgilere yer vererek, “BU YAPININ ÇOK AZINI AÇIĞA ÇIKARABİLDİK. ÖZELLİKLE CAM ÜRETİMİYLE İLGİLİ İLİŞKİLERİN BULUNMASI, OYLUM HÖYÜK’ÜN DÜNYANIN ESKİ CAM ÜRETİM ALANLARINDAN OLDUĞUNU GÖSTERİYOR. CAMIN ANA VATANININ BU BÖLGE OLDUĞUNU BİLİYORUZ. BUNUN DIŞINDA ÖZELLİKLE FİLDİŞİ VE METAL BULUNTULAR, BURADA ÜRETİM YAPILDIĞINI GÖSTERİYOR. AYRICA OYLUM HÖYÜK, YAHUDİ DÜNYASININ DOĞU AKDENİZ DE ARADIĞI BU KAYIP KENT, DEMİR ÇAĞI’NA AİT PAPİRUS BİR BELGEYE GÖRE İBRAHİM PEYGAMBER’İN YAŞADIĞI KENTTİR” açıklamada bulunmuştur.
Görüldüğü üzere, Oylum Höyük’le ilgili yapılan kazılarda ortaya çıkan bu değerler, hem Kilis’in ismini tüm dünyaya duyuracak, hem de ülkemiz turizmine büyük bir katkıda bulunacak. Böylece Kilis, bitmez tükenmez değerlerin hiç olmazsa bir bölümüne ulaşmış olacaktır.
Hoşça kalın.