Dolar 34,7784
Euro 36,7823
Altın 2.946,32
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 16°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
16°C
Parçalı Bulutlu
Paz 16°C
Pts 18°C
Sal 16°C
Çar 16°C

Kilisli Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş’ı Tanıyalım

Kilisli Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş’ı Tanıyalım
A+
A-
28.11.2024
147
ABONE OL

Metin MERCİMEK

“Kilisli Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, Kilis’in yetiştirdiği ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Üyesi olan dilci, edebiyatçı ve tüm bu meziyetlerinin yanı sıra, kültürel düşünceye sahip bir değerli hemşehrimizdir. Özellikle Prof. Dr. Faruk Timurtaş, “Bilim ve Atatürk” isimli bilim üzerine araştırmalar yapmış ve Mustafa Kemal Atatürk hakkında anlamlı bir düşüncesini ortaya koymuştur. İstanbul Kilis Vakfı yönetim kurulu üyeleri olarak onu rahmetle anıyor ve mekanı cennet olsun diyoruz.”

Aslı AKTÜRK PEHLİVANLAR

İstanbul Kilis Vakfı Başkan Yardımcısı

Kilis Tarihi Yazarı Av. Kadri Timurtaş’ın oğlu olan  Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, 26 Şubat 1925 tarihinde Kilis’te dünyaya geldi. Bilim üzerine çok güzel araştırmalar yapan Timurtaş, Mustafa Kemal Atatürk hakkında Özgür bilim düşüncesini ortaya koymuş ve “Bilim ve Atatürk” isimli çok anlamlı bir yorum yapmıştır. 4 Temmuz 1983 tarihinde aramızdan ayrılan bilim adamımızın, bu muhteşem yorumunun bir bölümünü birlikte görelim:
“Osmanlı Türk toplumunun hemen hemen bütün kurumlarıyla, 17. yüzyılda büyük bir durgunluğun içine girdiği, 18. yüzyılda ise bir çökme sürecine kaydığı bilinir. Sağlam kurulmuş, dayanıklı bir devlet, bu çökmeyi önlemek için çırpınmış ama buna bir türlü engel olamamıştır. Bu çöküş nedeni, bu güne kadar geçirdiğimiz toplumsal, ekonomik ve kültürel bunalımların da temel etkenidir. Bunu, bilim etkinliklerinden uzak kalmak, bilimin gerçek anlamını bir türlü tam olarak kavrayamamak biçimde kısaca belirtebiliriz. 


Klasik felsefeyi canlandırıp, ona yepyeni bir yön veren İslam bilginlerinin içinde Türkler de vardır. 11. yüzyılda doruk noktasına varan bu gelişme ile İslam filozofları akılcı bir görüşle insanın, maddenin özünü  araştırmışlar. Özellikle doğa bilimleri alanında önemli sayabilecek ipuçları elde etmişlerdir. Bir kültür alışverişi ile bu birikimin Batı’ya eriştiği de bilinir. İslam bilginlerinin katkısı ile Batı’ya akan bu bilgi birikimi, oradaki Rönesans’ın temel sebeplerinden biridir. Fakat İslam Rönesans’ı gelişmemiş ve durgunluğa doğru hızla kaymıştır. 
Osmanlı Devleti kurulduğu sırada, bu durgunluk da iyice artmıştı. Son derece zeki, akıllı, beceri sahibi ilk Osmanlılar, çok güçlü bir devlet kurdular. Osmanlı bilim kurumlarında, İslam Rönesans’ı döneminde üstün bilginler yetişmedi. Parlak İslam bilim anlayışına dönmek isteyen Büyük Osmanlı Hakanı Fatih Sultan Mehmet, sağlığında bu yolda önemli adımlar attı. Ama onun bu çabaları, kendinden sonra gelen hükümdarlarca tam olarak değerlendirilmedi. 
Sürekli ve hızla büyüyen bilimsel gelişmeye paralel olarak teknoloji de aynı biçimde ilerlemiştir. Bu arada Batı devletleri güçlenmiş ve bu doğa yasası gereği güçsüzleri ezmeye başlamışlardır. 
XX. yüzyıl Osmanlı toplumu da bir arayış içindedir. Reform istekleri su yüzüne çıkmaktadır. Ama yöntem belirmemiştir. Özgür bilim düşüncesi sancılıdır, acılıdır ve çok yavaştır. Osmanlı aydını yapılan önemli işlere rağmen, henüz yolunu tam anlamıyla çözebilmiş değildir. 
İşte bu şurada Atatürk ortaya çıkıyor. Türk Ulusu üstün yeteneği, zekâsını, becerisini O’nun önderliğindeki Kurtuluş Savaşı ile gösteriyor. Kurtuluştan sonra geriye dönmek, tereddütlü Osmanlı kafasına güvenmemek gerekir. Neye güvenilecektir? Akıl ve bilime. Atatürk’ün Türk Ulusu’na en büyük hizmeti, özgür bilim düşüncesine anlamayı ve yaymayı, inkılabına temel yapmış olmasıdır. Bugün büyük zenginliklerine rağmen, pek çok komşu ülke bizden bilgin ve uzman ithal ediyorsa, bunun tek sebebi, Atatürk’ün açtığı ışıklı bilim yolunda yürünmesidir. “Dünyada her şey için, medeniyet için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlmin ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir.” Akıl ve bilime dayanmadan, onları tartışmasız rehber yapmaya hiçbir gelişme olmaz” diye yorumlamıştır. 
Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş hocamız, bu önem arz eden yazısıyla, Osmanlı Devleti’nin son yıllarını ve Atatürk’ün Türk Ulusuna en büyük hizmetinin özgür bilim düşüncesi olduğunu, bizlere çok güzel yorumlamıştır. Kilis Vakfı yönetim kurulu üyeleri olarak onu rahmetle anıyor ve mekanı cennet olsun diyoruz. 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.