Dolar 34,3459
Euro 37,0433
Altın 2.982,45
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 21°C
Parçalı Bulutlu
Kilis
21°C
Parçalı Bulutlu
Cum 21°C
Cts 20°C
Paz 20°C
Pts 20°C

Küresel Barış Şarttır

Küresel Barış Şarttır
A+
A-
28.10.2014
467
ABONE OL

Sevgili okurlarım, Türkiye’nin takip ettiği barış politikası; Ulu Önder Atatürk’ün barışçı politikası sonucu, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” formülü içinde açık bir biçimde ortaya konmuştur.

Atatürk’ün bu barış politikası, bir taraftan yurt içinde barışı sağlarken, öte yandan yurt dışında barış ve güvenliğin uluslararası alana da yayılmasını hedef almaktadır.

Atatürk, devletlerarasında dostluğun, barışın ve güvenliğin bütün dünya milletlerince kabul edilerek uygulanması sonucu “Dünyada Barışın” sağlanacağı görüşündedir.

Dünyada barışın sağlanabilmesi için; ülkelerde yaşayan tüm insanların durumlarını iyileştirecek, uluslararası önlemlerin alınması gerekir.

Dünya da barışın sağlanması için; insanlığın tümünün refahı, açlık sefalet ve baskının yerine geçmelidir.

Dünya da barışın sağlanması için; tüm devletlerin vatandaşları, kıskançlık açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.

Ayrıca savaş, yasa dışı sayılır ve uyuşmazlıklar barışçı yollardan çözülmeye çalışılırsa, işte o zaman dünyada barış sağlanır.

Oysa günümüzde, yurtta ve dünyada barışa hasret kaldık. Barış kelimesini duyamaz olduk, unuttuk adeta. Bunun sonucu, insanların birbirlerine karşı güveni kalmadı. Yurtta ve dünya da terör olayları arttı. Tok acı, kuvvetli zayıfı eziyor.

11 Eylül 2001’de New York’ta dört uçak, dört ayrı hedefe yöneldi. Saldırı sonucu, ABD’nin başkenti Washington’daki Savunma Bakanlığı (Pentagon) ile New York’taki Dünya Ticaret Merkezi olan İkiz kuleler vuruldu. Bir uçak hedefe yakın düştü.

15/20 Kasım 2003’te İstanbul’da beş gün arayla dört saldırı gerçekleşti. HSBC binası, İngiliz Konsolosluğu ve iki sinagog vuruldu.

11 Mart 2004’te Madrid’de dört yolcu treni havaya uçuruldu. Bu olay tarihe “Avrupa’nın 11 Eylül’ü” olarak geçti.

El Kaide, New York, İstanbul ve Madrid’den sonra bu defa 7 Temmuz 2005 günü, Londra’yı da dört ayrı saldırıyla vurdu.

Bir gün önce on binlerce kişinin 2012 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak kent olma gururunu kutladığı Londra sokakları kana bulandı.

Bir gün önce binlerce kişinin sevinç çığlıkları atıp müzik eşliğinde dans ettiği sokaklar patlama sesleriyle yankılandı.

Ateş düştüğü yeri yakar. Bu saldırıların korkunçluğu, yol açtığı can kaybı, verdiği maddi ve manevi hasarı, açtığı yaraları ancak daha önce terörün nefesini hisseden İstanbul, Madrid, New York, Riyad ve diğer kentlerde yaşayanlar anlayabilir.

Terörist saldırıların tümündeki benzeyen nokta, dünyadaki kötülük yapmaya çalışan kötü insanların olduğu gerçeği ve bu insanların, terörle bir ülkeyi kilitleme, dehşet ve ölüm saçma kabiliyeti.

Bugün size, yarın bize. Londra’da yapılan bu saldırı, insanlığa karşı, medeniyete karşı yapılmış bir saldırıdır.

Bu nedenle teröre karşı bütün devletlerin bir ortak mücadelesinin olması gerekir ve Roj TV kapatılmalıdır. Bunun için de küresel teröre karşı küresel barış şarttır. Bunu sağladığımız zaman, terör bataklığı kurutulur.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.