Dolar 35,4856
Euro 36,4774
Altın 3.091,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 15°C
Açık
Kilis
15°C
Açık
Pts 13°C
Sal 10°C
Çar 12°C
Per 9°C

Menüde “Ekmek Aşı” Var

Menüde “Ekmek Aşı” Var
A+
A-
27.09.2022
528
ABONE OL

Tülay SARICABAĞLI ŞİMŞEK


Sizler bakmayın bizim geçmişte yaşadığımız yokluklara, hüzünlere ve acılara!
Her şeyin üstesinden gücümüzün üstünde çalışarak, olmazlara dayanarak ve katlanarak gelmeyi başardık!
Dün belki bir lokma sıcak (ekmek aşı) yiyebilmek için korkunç mücadeleler verdik ama bugün o yokluklar hayal gibi düş gibi çok gerilerde kaldı!
Dün başımızı sokacak iki göz odamızı, elimizden kimse almasın, rezil olmayalım diye annemle büyük mücadeleler verdik ama bugün tüm kardeşlerimin ve benim çok güzel yaşantılarımız var. Bunların hepsi annem sayesinde empatik düşünme ve sorumluluklarımızı sırtlayabilme kapasitemiz sayesinde oldu. Başardık. Hâlâ severek isteyerek çalışıyoruz. Çünkü emeğin ne demek olduğunu biliyoruz! Hazır yiyici asla olmadık olmayacağız da!
“Ekmek aşı” dedim de, bugün size onun hikâyesini anlatmak istiyorum.
Yokluk anlarının ağırlığının üstümüze çöktüğü günlerde, “yaban işinden oğlan uşakları anlamaz, onlar işyerlerinde kendi işlerine yapsın, biz avrat uşak yabana yazıya giderik. Gülay gelin de hem kendi uşağına hem de Emine’ye baksın. Akşam da bize önümüze bir kaşık sıcak aş koysun yeter!” demişti annem.
Annem genç, bizler cahal nasıl giderdik elin işine?
Maya halam bizi yalnız bırakmamak için ” ben de gelicim yolmaya! ” dedi. Biliyordum bizi yalnız bırakmamak, korumak istiyordu kendince!
Irgat kamyonlarına doluşur, öyle giderdik kör karanlıklarda. Sabahın ayazında işe başlardık. Tarla sahiplerine kaç ırgat lâzımsa, ayrılırdık grup grup…
Öğle sıcağı üstümüze çökünceye kadar başımızı kaldırmadan çalışırdık. Bazen tarla sahibi bulgur aşı ve duru bir ayran dağıtır bazen biz çıkınlarımızda yemekler götürürdük.


“Akşam olsa da eve varsak, hemen uyusak!” diye söylenirdik ikindi vaktine doğru.
Dönüş yolunda hayal kurardık.” Acep Gülay bize bugün ne bişirdi? Balcan közlese de söyürme yapsa ne eyi olur?” diye düşünürdüm.
Böyle hayal kura kura, eve dönüş yolunda kamyonda yolculuk iyiydi. Ancak, o yorgunlukla kamyondan inip de eve kadar yürümek yok mu? Toz talaz içinde ve yorgunluktan adım atacak halimiz kalmamışken!
İşte o zaman yorgunluğun en dibine vururduk.
Eve vardığımızda Emine bacım üstümüze atılır sarılır ağlardı. Öperdik onu,
“Ağlama bak sana ne alacağı ?” der onu kazandığımız paradan biraz alıp, bakkala götürür gönlünü görürdük.
Gülay, geleceğimiz zamanı bilir yemeklerimizi pişirirdi. Çok asil biriydi. Hiç şikâyet etmez, kimseye dertlenmezdi. Başımıza gelen tüm olumsuzlukları bizimle beraber sinesine çeker bize destek olurdu.
O gün evde pişirecek pek fazla bir şey bulamamış. Üç dört tane bayat dırnaklı pide dediğimiz Kilis ekmeği var imiş evde. ”Ben bunu ekmek aşı yapım da yisinler sıcak sıcak!” demiş.
”Kuru ekmekleri parçaladım. Zeytle soğanı samırsağı kavurdum bir tomatis bir kırmızı biber ne bulduysam doğradım. Tomatis biber bekmezi kattım. Nane üfeledim. Accık da kemmun ko’dum. Çok güzel oldu. Hele gelin kaşıklayın ”dedi.
Annem, “Pehh! Kele kızzım! Ne de güzel kokor! Kârreh ettin bizi anam! Elleriñ dert görmesin! Seni doğurup kazananın babasına rahmet” dedi.
O kuru ekmekler yemeğin içinde sanki kuzu kapamaya dönmüştü. Nasıl kaşıklardık, nasıl yerdik o yemeği? Karnımız doyar doymaz, yorgunluktan atılıp giderdik.
O ekmek aşının tadını bir daha hiç bir yemekte bulamadım. Belki de o yemeği güzelleştiren Gülay’ımızın yeni gelin olmasına rağmen, bizimle birlik her şeye katlanarak kalması, çekip de gitmemesi idi.
Annemin ilk göz ağrısı gelini, kıymetlisi idi.
Bu hayatta şartlar neyi getirirse getirsin asla değişmemeyi, mütevazı olmayı öncelikle bu iki koca yürekli insandan, annemden ve abimin eşi Gülay yengemden öğrendim. Bu arada Gülay yengem çok büyük değildi. Benden sadece 2 yaş büyüktü.
Selâm olsun kalitesinden asla ödün vermeyen Gülay ve O’nun gibilere!
Selâm olsun emeğin hakkını verebilenlere!
Selâm olsun cana can olabilenlere!


YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.