Merhum Prof. Dr. Baltacıoğlu’nu Yazmak İstiyorum

Nejat TAŞKIN
Merhum İsmail Hakkı Baltacıoğlu İstanbul Üniversitesi’nin Atatürk tarafından atanan ilk rektörüdür.
1950 yılında Ankara Ana Tamir Fabrikası’nda merhum Komutan Reşat Taykut’un fabrika müdürlüğünde onun eserlerinde olan Akıl Taciri ve Kafa Tamircisi adlı iki eserinde başrol oyuncusu olarak sahneye koyduğum bu eserleri ona izletmek için Bahçelievler’deki evinde kendisini ziyaret ettiğimde emekli bir profesör olarak kalın gözlük çerçeveleri içinde uzun boylu, o günkü haliyle 80 yaşında olduğunu düşünerek elini uzattı ve bana buyurun diyerek elini öptürdükten sonra ziyaret sebebimi anlattıktan sonra çok mutlu oldu. Yarın akşam Kafa Tamircisi piyesinin Ankara Ana Tamir Fabrikası’nda oynanacağını ve benimde başrol olarak oynayacağımı belirtip kendisini bir arabayla gelip alacağımızı belirttim.
O yıllarda televizyon olmadığından tiyatrolarda da pek yer bulunmadığı için bir cumartesi akşamı Ankara Ana Tamir Fabrikası’nda 1000 kişilik yere merhum İsmail Hakkı Baltacıoğlu ve Fabrika’nın Komutanı Reşat Taykut ve daha birçok komutanla eşleri, astsubay,albaylar ve eşleri katıldı.İki perdelik piyesi oynadıktan sonra Sayın Profesör beni yanına çağırdı. Çok kıymetli bir başrol oynadın seni kutlarım dedi. Ankara Radyoevi ile konuşacak ve seni oraya aldıracağım dedi. Ama henüz askerlik hayatımın ilk yılında olduğum için kabul edemedim. Ama Ankara’da bulunduğum zamanlar merhum profesörü sık sık ziyaret ettim. Çankırı’ya atandıktan bir süre sonra da davet ettim ve bir gece eşiyle bizde kaldılar. Onun için Profesör Doktor İsmail Baltacıoğlu’nu daha sonra İstanbul Piyade Okulu Komutanı merhum Nedim Dikmen ile tanıştırdım. Piyale okuluna gelmesini sağlayarak subay ve astsubaylara çok güzel bir konferans verdi. Daha sonra Pendik İlkokulu’nda okuyan oğlum Erdoğan ile kızım Gül Rana’nın okuluna davet ederek o okulun üyeleri arasında yer almaları için öğretmenlerle tanıştırıp yine güzel birkaç gün daha o okulu ziyaret etmelerini sağladım.
İşte yıllar evvel tanıdığım Baltacıoğlu’nun 2 oğlu olduğunu ve onların benim yaşlarımda olduğunu düşünüyorum. Hep hayalimde yaşatmama rağmen mezarının nerede olduğunu bilmediğim için gidip mezarının başında bir Fatiha okuyamadığıma üzülüp hatta rüyalarıma girdiğini belirtip bu yazımla hatırlatmak istiyorum.
Kendisine ve aile fertlerinden vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Bu ve bunun gibi güzel insanları hatırlanması gerektiğini ve İstanbul Üniversitesi öğrencilerine tanıtılması gerekildiğine inanıyor ve bu hatırama burada son veriyorum.