Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu
“KIŞA GİRDİĞİMİZ ŞU GÜNLERDE HERKESTE MEVSİMSEL DUYGUDURUM BOZUKLUĞU GÖRÜLMEYEBİLİR. FAKAT HERKES KIŞ DEPRESYONUNA GİRMESE DE YİNE DE HEPİMİZİN KIŞ AYLARINDA DEPRESYONA KARŞI BAĞIŞIKLIĞIMIZ AZALIR.”
Kadıköy NLP Eğitmeni ve Danışmanları tarafından hazırlanan “MEVSİMSEL DUYGUDURUM BOZUKLUĞU” seminerine davet edildim.
Sözü edilen seminerde ele alınan konuların başında, sonbaharın başlamasıyla depresyonun hayli şiddetlendiği üzerinde konuşmalar yapıldı.
İlk olarak konuşmacılardan biri, “SONBAHAR GELDİ VE KENDİMİ HİÇ İYİ HİSSETMİYORUM DİYEN VAR MI?” diye söze başladı. Tabi bu konuda rahatsızlıklarını dile getirenler ve söz alanlar hayli çoğunluktaydı. Bu sorudan sonra konuşmacı sözlerine şöyle devam etti:
“Ne de olsa daha rahat geçen yaz günlerinden sonra, gerek kıyafet değişimi, gerek okula dönmek veya çocuklarımızın okul hayatının yeniden başlaması, kışa hazırlık programlarının hız alması stres seviyemizi hayli arttırmış olmaktadır. Bunun yanı sıra kışlıklar çıkacak, renkli yazlık elbiseler dolaplara kaldırılacak. Yanınızda fazladan bir hırka, belki şemsiye taşımanız gerekecek ve en kötüsü de hava erkenden kararacak. Daha bir ay önce dışarıda olduğunuz saatlerde belki de “ÇOK GEÇ OLDU” diyerek evin yolunu tutacaksınız. Bu değişim süresince canınız sıkkın olabilir. Sebebi de tüm bu işler, artan sorumluluklar, yazla vedalaşmanın getirdiği hüzün de olabilir. Ama bazıları bu dönemi daha ağır geçirecekler. “HALİM YOK”,”CANIM İSTEMİYOR” cümlelerini sık duyacağınız bu kişiler azımsanmayacak kadar fazla…”
Seminerin ikinci konusu psikiyatri literatüründe yeni bir uygulamanın ortaya çıktığı dile getirildi. Bu uygulamada, 1980’li yollara kadar sürekli yatmak isteyen ya da işyerinde kış aylarında verimi düşen, havalar soğuyunca kabuğuna çekilerek hayattan zevk almayan kişiler hissettikleri durumun bir hastalık olduğunu bilmedikleri, sorunu farklı nedenlerde aradıkları belirtildi. Özellikle bu konuda ABD Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü, bir süredir çalıştıkları araştırmada elle tutulur sonuçlara varmış ve hastaların şikâyetlerinin kış aylarında arttığı, karanlık hava ile depresyon arasında bir bağ olduğunu ortaya çıkarmıştır. Böylece bu araştırma sonucunda, 1987’de Uluslararası psikiyatri literatüründe hastalığa “MEVSİMSEL DUYGUDURUM BOZUKLUĞU” adı verilmiştir.
Bir başka konuşmacı ise, ışık azlığının depresyonu arttırdığını öne sürerek, yapılan çalışmalar neticesinde ışık azlığının hastalığın seyrinde çok önemli bir faktör olduğunu dile getirdi. Işığın azaldığı, güneşin daha az göründüğü kış aylarında bu rahatsızlığın görülme oranının artış göstermesi bu yüzden ibaret olduğu vurgulandı.
Daha sonra bu hastalığın belirtilerine geçildi. Bu durumda, uyku halimiz herkesten fazla ise, depresyon belirtileri gösteriyorsa, aşırı karbonhidrat alma eğilimimiz varsa, zihin-kas’la ilgili hareketlerimizde yavaşlama görülüyorsa, ailemizden, arkadaşlarımızdan uzaklaşabiliyorsak, yaşamdan zevk almaz hale gelip, günlük hareketlerimizde yavaşlama oluyorsa bu durum karşısında bir uzmana başvurmamız gerektiği bildirildi.
Son olarak Mevsimsel Duygudurum Bozukluğu ile ilgili bizlerin neler yapmamız gerektiği konusunda bir uzman şu sözlere yer verdi:
“Bu dönemi çabucak atlatmak için sabah erken saatlerde uyanıp yürüyüşe çıkabilirsiniz. Bu yürüyüş sizi güne hazırladığı gibi kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Aslında güneşi gördüğümüz her saatte yaşamınız buna izin veriyorsa o saatlerde dışarıda olmaya, açık havada yürümeye gayret etmenizi tavsiye ederiz. Sosyalleşmeye çalışmanız, neşeli insanlarla vakit geçirmeniz de bu geçiş dönemini daha çabuk atlatmanıza yardımcı olacaktır. Evinizin ve ofisinizin iyi aydınlatılmış olması da faydalıdır. Fakat iki hafta geçmesine rağmen hastalığa ilişkin belirtiler devam ederse, o zaman bir uzmana görünmeniz faydalı olacaktır.”
Uzman bu görüşleriyle bizlerin bu mevsimde nelere dikkat etmemize ilişkin bilgiler verdi.
İşte, soğuk havaların yaklaştığı bu günlerde hepimiz yorgun, huzursuz ve mutsuz olup da enerjimiz düşüyorsa, açık havada yürümeyi ve neşeli kişilerle bir araya gelmeyi hiç bir zaman ihmal etmemeliyiz. Unutmayalım ki, “HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK”tır.
Hoşça kalın.