“Naci Alan’ın Ardından”
Sevgili okurlarım, günümüzde çoğu insan dostluktan dem vurmuştur da, dostluğu tadan onun sınavını verebilen pek azdır.
Zira dosta dostluğa dair konuşmak, dost olmaktan kolaydır.
Gerçekten birbirini seven, birbirine ağlayan iki dosttan biri ölürse eğer; hayatta kalandır ölen.
Lakin öyle bir durumlar vardır ki; bazen ölen kişi kardeşten daha yakındır, güzel günleriniz, kötü günleriniz olmuştur.
Rahmetli Naci Alan kardeşten daha yakın gerçek bir dosttu…
Bir gün aramızdan sessizce gideceği belliydi. Adam gibi yaşadı ve adam gibi aramızdan ayrıldı.
Şimdi ne acıdır ki, Anayurt Gazetesine gidince Naci Alan’ı odasında bulamamak…
En yakın mesai arkadaşlarının yanında gözyaşı döküp, eski günleri yâd etmek…
Şimdi odasında ki masa ve koltuğu mahzun… Kimsenin yüzü gülmüyor, gazetede. İnsanlar fısıltıyla konuşuyorlar, hatırasını incitmemek için.
On gün önce tekbir ve çiçeklerle uğurladık onu son yolculuğuna.
Ne acıdır son yolculuğuna uğurlarken tekbirler arasında “Hakkını helal et” deyip, sonra da mezarına iki kürek toprak atmak… Ve bir dostun ardından gözyaşı dökmek…
YOYAV Genel Başkanı Dr. İbrahim Ateş, Naci Alan’ın ardından bakın duygularını nasıl dile getirmiş. Sonsuzluğa giden bir dostun ardından biriken duygular ancak bu güzellikte anlatılabilir.
NACİ ALAN’IN ARDINDAN
Gelen gider, yoktur kalan.
Kalır diyen söyler yalan.
Dün ayrıldı aramızdan,
Değerli dost Naci Alan…
Canını verene verdi,
Hakkın rahmetine erdi.
Çorum’da mezara girdi,
Düşünenlere ders verdi.
Yok artık bir Naci Alan,
Hatır soran gönül alan…
Aldanır dünyaya dalan,
Kazanır bakıp ders alan.
O’nu seven dostlarız biz,
Anar, över, yâd ederiz.
Okuyup dua ederiz,
Ruhuna rahmet dileriz.
Dr. İbrahim ATEŞ