Ölümsüz Eser “Dönülmez Akşamın Ufkundayız”
Metin MERCİMEK
“İKİ BÜYÜK USTA TARAFINDAN ORTAYA ÇIKAN ‘DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ’ ESERİ, FARKLI BİR KONUMDA BESTELENMİŞ VE RUHUMUZUN DERİNLİĞİNDE TAHT KURMUŞTUR.”
Güftesi Yahya Kemal Beyatlı, bestesi Münir Nurettin Selçuk tarafından ele alınan “DÖNÜLMEZ AKŞAMIN UFKUNDAYIZ” şarkısı segah makamının güzelliğinde mucizeler yaratmıştır. Aslında bu şarkı için iki bestekârın eseri demekte fayda var. Çünkü eserin söz yazarı Yahya Kemal Beyatlı, musiki camiasında “NOTASIZ BESTEKÂR” diye adlandırılmıştır. Münir Nurettin Selçuk ise, Türk Musikisi gelişiminde ön sıralarda yer almış, hem de eserleriyle üstat konumunda ün yapmıştır.
Sözü edilen eserin özelliklerine bir göz attığımız zaman, ayrı ayrı güzelliklere sahip olduğunu görmekteyiz. Birinci özelliği, sık sık dinleme ihtiyacını duymaktayız, ikinci özelliği ise şarkının ayrıcalık yaratan akışından olsa gerek, icra edilirken birçok sanatçı tarafından detone oldukları saptanmıştır.
Yüzyılımızın en büyük şair ve bestekârımızın ortaya koymuş oldukları bu muhteşem eser, artık Türk Sanat Musikisinin bir anahtarı ve baş tacı olmuştur. Her ne kadar şiir de ölüm teması kullanılmış olsa da buna uyum sağlayan segâh makamının vurguları ve usta bestekârımız Münir Nurettin Selçuk’un gönül dağarcığından dökülen nağmelerin eşsiz güzelliği birbirini tamamlamış ve bir bütünlük içinde akıp gitmiştir. O nedenle, eser icra edilirken bir bütünlük içinde ruhumuza hitap etmekte ve içimizde anlatılması güç bir duygu yaratmaktadır.
Diğer taraftan içinden hiç eksik olmayan üstün nağmeleriyle Münir Nurettin Selçuk, Yahya Kemal Beyatlı’nın bu ölümsüz şiirinden çok etkilenmiş ve yoğun bir duygu çemberi içine girmiştir. Özellikle şiirde anlatılanları yaşarmışçasına kendine mal ederek içinden dökülen nağmelerle bu şiiri anlatmaya çalışmıştır. Zaten eseri dikkatlice dinlediğimiz zaman, şiir ve bestenin birbirinden ayrılmayan bir bütün haline geldiğini, daha doğrusu şiirle bestenin tek bir vücut olduğunu görürüz. Ayrıca bütünleşen bu şiir ve besteye tamamen uyum sağlayan makam da segâh makamı olmuştur. Çünkü segâh makamının o hisli vurguları esere ayrı bir anlam ve ayrı akış sağlamıştır. Böylece iki ustanın üstün marifetleriyle muhteşem bir eser ortaya çıkmıştır.
İşte iki büyük üstat Münir Nurettin Selçuk ve Yahya Kemal Beyatlı’nın vücuda getirmiş oldukları bu eser, bizler musiki severleri derin bir duygu alanına götürmüş, hatta düşüncelerimizi yoğunlaştırmak suretiyle ruhumuzun derinliklerine kadar indirmiştir. Ölümsüzleşen bu şarkının iki değerli ustasını rahmetle anıyor ve Türk Sanat Musikisinin bir başka güzelliğinde yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.