Ramazan Düşünceleri: Barış ve Hoşgörü Duygusu

Metin MERCİMEK
“BARIŞI SEVİN, KİNİ VE KAVGAYI BİR TARAFA ATIN; ÇÜNKÜ BUNLAR BÜTÜN KÖTÜLÜKLERİN ANASIDIR.” (A. TSCHERMING)
Mübarek Ramazan ayını yaşadığımız şu günlerde, yavaş yavaş kendimizi manevi huzurun anlamlı akışında bulmaktayız. Sevgiyi, saygıyı, paylaşımı, şükretmeyi, özellikle BARIŞ ve HOŞGÖRÜ’yü elde ederek, çevremize, insanlara, hatta kendimize bile ayrı bir açıdan bakmaya başladık.
Barış genel anlamda düşmanlığın olmaması anlamında kabul edilir. Kötülüklerden, kavgalardan, savaşlardan kurtuluş, uyum, birlik, bütünlük, sükûnet, sessizlik ve huzur içinde yaşamak olarak da tanımlanır.
Gerek erkek olsun, gerek kadın olsun, hayatımızı devam ettirmek için, birbirimize dargınlık yapmamız, birbirimizi terk edip uzaklaşmamız, aradaki bağlılığı ve ilgiyi kesmemiz, sosyal hayatımızı altüst eden bir davranış biçimidir.
O nedenle elden geldiğince bir küskünlük ortamında, işleri kolaylaştırıcı, ayıp ve kusurları örtmeyi, başkalarının düşünce ve davranışlarına anlayış göstermeyi ve her zaman barışı ön plana almayı kendimize bir rehber edinmeliyiz.
Tüm bu duygu ve davranışları yerine getirmek için hoşgörülük duygusunu elden bırakmamamız gerekir. Burada bilinmesi gereken husus, herhangi bir olaya hoşgörüsüz yaklaşmak doğaya ve evrene aykırıdır. Hiç bir şey reddedilemez. En katı kuralların dahi istisnaları vardır. Hoşgörüsüzlüğü hoşgörülü çerçevesinde ele almalıyız. Çünkü tüm tanımlar üzerinde uzlaştığımız şeylerdir ve her şey her an değişebilir. Bu değişebilir olayını göz önünde tutarak hiçbir şeyi reddetmemeli, en azından bunu düşünmeliyiz.
Diğer taraftan, farklı fikirlere katlanamayan, bencil kişilerin bulunmadığı hallere, hoşgörülü durumlar olarak tanımlarız. Tarihten ve insanlıktan buna bir çok örnekler de verebiliriz. İlk insanlardan bu yana bir arada yaşamak, birbirine katlanabilmek ortak bir anlayıştır. Farklı kişileri ve bununla birlikte farklı görüşleri ortak bir ülkeye odaklamak ulusların, inançların oluşmasında ana etkendir. O nedenle insanlar birbirini hoş görmemiş olsaydı, halen birbirini öldürüp çaldıklarını yiyen ilkel canlılar gibi olurdu. Yani empati kurmasak, merhamet etmesek konuşmak bile mümkün olamazdı.
İşte tüm bu görüşler doğrultusunda, önümüze gelen bir çok konularda hoşgörü duygularımızı işletip hareket edersek, sevilir, sayılır, olgunlaşır ve de erdemlilik basamaklarından birine adım atmış oluruz.
Bizlere dostluğu ve hoşgörülüğü öğreten ve de hatırlatan RAMAZAN DÜŞÜNCELERİ’nin bir başka güzelliğinde yeniden buluşmak dileğiyle…
Hoşça kalın.