Metin MERCİMEK
"BÜYÜK DÜŞÜNÜR HAZRETİ MEVLANA, ALLAH'A ÖYLESİNE BAĞLANMIŞ Kİ, SEVGİ VE DOSTLUĞUN EN YÜCESİNİ ELDE EDEREK NEREYE BAKSA O'NU GÖRMÜŞ, NEREYE GİTSE O'NA ULAŞMIŞTIR. "
Geçtiğimiz hafta içinde, Büyük Düşünür Hazreti Mevlana'nın Allah'a Kavuşma Gecesi (ŞEBİ ARUZ), yurdumuzun her yöresinde büyük bir coşkuyla kutlandı. İstanbul'da düzenlenen kutlamalar, Konya'da yapılan ŞEB-İ ARUS merasimi gibi olmasa da, yine de Hazreti Mevlana'nın VUSLAT GECESİ, anlamlı konuşmalar ve şiirler eşliğinde çok muhteşemdi.
Yıl 1263, Aralık ayının 17’sinde Hakk’a kavuşan Hazreti Mevlana'nın önce Konya'da bulunan türbesinden söz etmek istiyorum. Söz konusu türbe 1926 yılına kadar tekke ve zaviye olarak devam etmiş. 1925 yılında bu tekkelerin kapatılmasından sonra, 1926 yılında Atatürk'ün isteği üzerine müze olarak açılmış, günümüzde ise Mevlana Müzesi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Müzenin dört kapısından biri olan "DERVİŞAN KAPISI"ndan içeri girilmekte ve Mevlana'nın türbesi ziyaret edilmektedir.
Şimdi gelelim O'nun tüm yurtta kutlanan Vuslat Gecesi'ni temsil eden SEMA gösterilerine. 800 yıllık bir geçmişe sahip olan sema gösterileri, 2008 yılında UNESCO tarafından "SOMUT OLMAYAN KÜLTÜREL MİRAS LİSTESİ"ne alınmıştır. Her ilimizin çeşitli kültür merkezlerinde VUSLAT GECESİ anlamlı konuşmalarla ele alınmış ve bazı illerde de SEMA törenleri kutlanmıştır. Gökyüzü anlamına gelen sema, tasavvufi anlamda ilahi aşkı, Hakk’a kavuşmayı sembolize etmektedir. Sema törenini izlerken bazı kuralların mutlaka yerine getirilmesi zorunlu olmaktadır. Örneğin, sema töreni başlar başlamaz flaş patlatmak, telefonu açık bırakmak, sesli konuşmak yasaktır. Tüm bu kuralların sebebi, ibadet eden Mevlevilerin rahatça konsantre olmalarını sağlamak, izleyicilerinde bu harika törene başından sonuna kadar bir bütün olarak izlemesine imkân vermektir.
Hazreti Mevlana, her zaman gönlü Allah'ın sevgisiyle dolmuş, günü O'nun ışığıyla aydınlanmış, geceleri ise O'nun yıldızlarıyla parlamıştır. İşte tüm bu güzelliklerle mutluluklara eren Mevlana, Hakka kavuşmayı gözyaşı olarak değil, bir DÜĞÜN GECESİ olarak bilinmesini istemiştir. Özellikle ardından ağlayıp gözyaşı dökülmesini istemediği, cenazesi matem yapılmadan, tebessümle kaldırılmasını vasiyet ettiği için, bu vefat gecesine "ŞEB-İ ARUS", "VUSLAT GECESİ", "DÜĞÜN GECESİ", "HAKİKAT GECESİ", "İLAHİ AŞK GECESİ", "ALLAH'A KAVUŞMA GECESİ" denilmiştir.
İşte Büyük Düşünür Hazreti Mevlana, Allah sevgisini açıklarken, insan sevgisine de çok önem vermiş ve bizleri o hakikat çemberinin içine almak istemiştir. Hem de bu konuda o kadar güzel ve anlamlı sözler ortaya koymuş ki, bu sözler günümüzde bile bizlere derin bir ışık tutmuştur.
Böylesine anlamlı ve derin bir düşünceye sahip olan Hazreti Mevlana'yı rahmetle anıyor ve hiç eskimeyen, gün gün güzelleşen yorumlarıyla yol aldığımızı gururla ifade etmek istiyor ve hoşça kalın diyorum.