Yaşam ve Düşünce Kültürü “Dil”

Metin MERCİMEK
“DİLİN BULUNMADIĞI BİR YERDE, HİÇBİR İNSAN BAŞARISI SÖZ KONUSU OLAMAZ. HATTA DÜŞÜNCELER BİLE YOK OLMAYA MAHKÛMDUR.”
Yaşam ve düşüncenin vazgeçilmez unsuru olan dilin tarifini şu şekilde yapabiliriz. Dil, insanların düşünce ve duygularını rahatça anlatabilecekleri bir ifade imkânıdır. Başka bir değişle dil, insanlar arasında iletişim sağlayan sesli ya da yazılı simgeler sistemidir. Dilin birçok kullanma alanları vardır. Ancak en önemlisi düşündüklerimizi, duyduklarımızı anlatmak için her türlü işaret ve ses işaretleri olanıdır.
İnsanoğlu her şeyi kendisinden önce yaşayan insan başarılarına dayanarak mevcut olan dil sayesinde öğrenmiştir. Geçmişin başarılarına yenilerini katması ile birlikte çalışma ve sıkı bir dayanışma yine dil sayesinde ortaya çıkmıştır. O nedenle dil başlı başına bir insan kültürüdür.
Bir bilge kişi, dil hakkında bizleri aydınlatırken, buna ait bir fıkrayı şöyle dile getirir. “Zamanın bir padişahı, tüm halkı haberdar etmek üzere sadrazamlarına, ‘Dünyanın en güzel hem de en çirkin olan şeyin ne olduğunu istiyorum’ diye talimatını verir ve bir de ödül fermanı çıkarır. Bu emir üzerine binlerce kişi padişahın huzuruna çıkar ve çeşitli bilgiler sunarlar. Ancak hepsinin verdiği cevap ve yorumlar, kabul edilmez.
Bir zaman sonra yaşlı bir adam, padişahın huzuruna çıkmak için izin ister. İsteği kabul dilen yaşlı, huzura varır varmaz, cebinden bir ölmüş hayvan dili çıkarır ve bunu padişahın önüne atar. Padişah öfkelenerek, ‘atın bu adamı zindana!’ dediği esnada yaşlı adam, “İşte istediğiniz hem güzel hem de çirkin olan şey budur. Dilimizi kullanmasını bilirsek hayatımız güzelleşir. Şayet onu İyi kullanmazsak, hayatımız zehir olur gider” diye konuşunca, padişahın çok hoşuna gider ve böylece yaşlı adam da ödülünü almış olur.”
İşte düşüncelerimizi, duygularımızı güzel bir şekilde ifade edemezsek, istediğimiz hedefe varamayız.
Diğer taraftan dil ile ilgili genel görüşe de bir göz attığımız zaman, bir ülkenin ilerlemesine neden olan değerlerden birinin de dil olduğunu anlarız. Uygar milletlerin maddi ve manevi varlıkların yaratılmasında dil her zaman koruyucu ve yapıcı bir unsur olmuştur. Çünkü düşünce, bilim ve ifade olanakları, dilin zenginliği ölçüsünde gelişmektedir. Yeryüzünde güçlü, üstün uygarlıklara baktığımız da, onların zengin ifade olanaklarına kavuşmuş dillerin sahibi olduğunu görmekteyiz.
Hangi konuda olursa olsun, tüm başarılarımızın hedefi, dilin sayesinde oluşmaktadır. Unutmayalım ki, dilin bulunmadığı bir yerde, hiç bir insan başarısı söz konusu olamaz. Her ne kadar dili bir işaretler, bir sesler sistemi olarak tarif etmiş olsak da, dil doğrudan doğruya bir insan kültürüdür.
Hoşça kalın.