Zengin Adam ya da Bilge Adam
Metin MERCİMEK
“Herkes zengin olabilir ama zengin parası olan bilge adam olabilir mi?”
Çevremize bir göz attığımız zaman, nice zengin insanlar görürüz. Bunların kimi gönlü zengin, kimi cebi ve malı zengindir. Sıfırdan başlayıp zengin oldukça her gün biraz daha çıkarcı olan, aklını fikrini, ruhunu tam anlamıyla işe ve mala yönelten insanlar çoktur. Ölünceye kadar dünyanın en pahalı giyeceğini giyse ve yine dünyanın en pahalı yiyeceğini yemiş olsa, bitmeyecek kadar parası bulunan kişilere sık sık rastlamaktayız. Ama hem kendi canına, hem çevresine karşı zenginleştikçe daha hasisleşen, hatta her kuruşun üzerine düşenler de vardır. Bunun yanı sıra, işlerini yürütebilmek için kendinden daha zengin olanların, güçlü bürokratların, politikacıların ayakları altında dolaşan, her gün eteklerini öpenleri de duymuşuzdur.
Görüldüğü üzere, parası olup da, yukarıda belirtilen nahoş hareketleri yapan ve benimseyen bu zenginlerin hiç bir zaman mutlu olduklarını sanmıyorum. Çünkü paranın, pulun, malın kendilerini ne duruma düşürdüklerini görememekteler. Üç kuruş için yalan söyleyen, yalan yere yemin edenler, nasıl mutlu olsunlar ki… Bu tür zengin insanlar, paraya hizmetkârlık ve bekçilik yaparlar.
Oysa, zengin olup da hayır yapmak, vermek, verdikçe de mallar daha çok artacaktır. Vermenin zevkine, mutluluğuna ve sevincine ulaşmak gerekir. İşte bunu yapanlara ben “adam olmak” diyorum. Adam olan zenginler, her şeyi Allah’ın verdiğini iyi bilirler. Böylece Allah’ın verdiği her türlü servetin, Allah’ın rızası doğrultusunda harcayarak yaşamlarını kutsal bir yolculuğa dönüştürürler. Çevresine, bulunduğu semte, doğup büyüdüğü yöreye verdikleri her şeyi, Allah’ın kendilerine olan sevgisinin üstlerine yansıması olarak görür ve ona göre hareket ederler. Yaşam sürecinde huzuru, mutluluğu, bu davranışlarıyla görürler. Tüm bu verdikleri, onların yollarını arttırır ve de çok bereketlendirir.
Nedense bir türlü vermesini, hayır yapmasını, yardım etmesini öğrenemeyen, paradan ve maldan başka değer tanımayan zenginleri görüyorum ve onlara şaşıyorum. Bunların birçoğu sıfırdan gelerek mal mülk sahibi ve zengin olmuşlar. Peki bu zenginliği elde edenler, dünyaya hiç bir şeysiz gelip ve yine hiçbir şeysiz gideceklerini bilmiyorlar mı? Nasıl bilmezler. Bal gibi biliyorlar. Öbür dünyaya götüremeyecekleri şeylerden bir bölümünü neden hayır yapmaya, çeşitli hizmete ayırmıyorlar? Bunu da çok iyi biliyorlar. Ama kafalarını gömmüşler hırs kumuna, para hırsına, oradan çıkmak istemiyorlar.
Bir insan ne kadar zengin olursa olsun, istediği kadar malı mülkü olsun, yeter ki adam olsun. Adam olanın yaşam kalitesi, saygınlığı, güzelliği ve insanlığı karşılıksız olarak verdikleriyle ve yaşama katkılarıyla belirlenir. İşte varlıklı olmak, paralı olmak, zengin olmak yetmiyor, sadece adam yani bilge adam olmak gerekiyor.