Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 32°C
Az Bulutlu
Kilis
32°C
Az Bulutlu
Paz 31°C
Pts 26°C
Sal 22°C
Çar 22°C

Gaziantep’te Kahvehaneler ve Kahvehanelerde Oyun Oynamanın Yasaklandığı Yıllar

Gaziantep’te Kahvehaneler ve Kahvehanelerde Oyun Oynamanın Yasaklandığı Yıllar
A+
A-
13.03.2024
30
ABONE OL

İbrahim ALİSİNANOĞLU

Kahve Türkiye’ye 16. asırda girdi. Antep’te Kahvehanelerle 16. yüzyılda tanıştı. Kahve ve kahvehane Arap kültürünün bir parçası olmasına rağmen,Türkler kahve ve kahvehaneyi onlardan daha çok sevmiş ve benimsemişlerdi.

Gaziantep’in ipek yolu ve haç yolu güzergâhında önemli bir toplanma ve konaklama merkezi olması nedeniyle, belki de Anadolu’da kahve ve kahvehaneyle tanışan ilk yerleşim yerlerinden biri oldu. Kahve de büyük ihtimalle hac kervanları aracılığıyla Halep’e, oradan da Antep’e gelmişti.   

“Kahvehaneler Anadolu topraklarındaki ilk kamusal sosyal mekânlardır.  Kahvehaneler içinde yer aldıkları çarşının aynası, şehrin vitrini olmuşlardır. “Sosyal hayatı biçimlendirmede çok önemli etkiler yapmışlardır.

Antep’te kahvehanelerin en çok Arasa, Uzun çarşı, Bedesten çevresinde yer aldığını, bu kahvehanelerin şehrin sosyal, kültürel hayatının bir parçası olduğunu biliyoruz. Kahvehanelerin bazıları da belli meslek erbabının (Mahalle hocalarının, Bostancıların, seyyar kasapların, berberlerin, B.kçuların, Bekçilerin, Çalgıcıların, Tellalların, yapıcıların, Dam loğçularının, Kar küreyicilerinin, Bardak dizicilerinin, Mevlit okuyucularının, Külcülerin, celeplerin v.s) toplanma yeri, belli hizmetlerin pazarlandığı merkezler olmuştur. Hatta bazı kahve haneler iş kollarıyla anılır olmuştur.

Kahvehaneler uzun yıllar kahve içilirken aynı zamanda şehirde meydana gelen günlük olayların konuşulduğu, siyasal ve edebi sohbetlerin yapıldığı, mahallelinin birbiriyle buluştuğu sosyal mekânlar olarak kent hayatında önemli etkiler yapmıştı.

Kahvehanelerinde kahve içilirken birçok eğlenceler düzenlenir, saz çalıp türkü söylenir, ney çalıp gazel okunurdu. Bir çalgıcının eşliğinde öyküler anlatan meddahlar, haketçiler, Karagöz tarzı gölge oyunları oynatırlardı. Destancılar bölgede meydana gelen acı bir olayı destansı bir dille okur, sonra da genellikle tek sayfalık destanlarını üç beş kuruşa satardı. Tellallar mallarını köprü başında, şehrin belli meydanlarında olduğu gibi kahvehanelerde de duyururlardı. Çevre köylerden ve il dışından gelenlerin ilk uğrak yeri yine ilk kahvehaneler olur, kahvehaneler köylünün postalarının teslim edildiği, köylere ulaştırıldığı merkezlerdi. Kahvehaneler bazen de eşyaların emanete bıraktıkları mekânlardı. 

Kahvehaneler aynı zamanda okuma yerleriydi. Buralarda her daim okumaya teşvik edilmiştir. Her kahvehane günlük gazeteleri alır, millet gündemi bu gazetelerden takip ederdi. Birde Sabahçı Kahvehaneleri vardı, şehre vakitsiz gelenler, kırsaldan gelip resmi dairelerde işi bitmeyip yarına kalanlar, otele gitmeyip sabahçı kahvehanelerinde zaman geçirir, çay eşliğinde kitap veya gazete okuyarak sabahı beklerlerdi.

Kahvehaneler şehrin kültüründen izler taşırdı. “ Ocaklar çiniden veya oyma tezyinattı, nakışlı ağaçtan yapılırdı.” Fincanların durduğu raflar, nişler, tahta işçiliğinin ve Türk süsleme sanatının en güzel örneklerinden birini teşkil ederdi. Kullanılan fincanlar kulpsuzdu. Ancak içindeki kahvenin sıcaklığıyla elin yanmaması için tahtadan, madenden yahut boynuzdan bir mahfaza içinde sunulurdu” 

Kahvehanelerin duvarlarındaki ustalık işi ufak dolaplarda, kahve takımlarının dışında birçok cerrahi aletin yansıra usturalar, havlu ve peşkirler bulunurdu. Çünkü bu kahvehanelerinin pek çoğu aynı zamanda berber dükkânıydı. Kahveciler gerektiğinde dişçi, gerektiğinde sünnetçi ve cerrahtı.  Saçkıran, kellik, uyuz ve benzeri cilt hastalıkları için merhemler hazırlayıp satarlardı.

Bu durum Cumhuriyetin kurulmasından sonra da uzun yıllar devam etmişti. Özellikle Kalealtı, Tabakhane, Arasa ve Uzun çarşı, Eblahan, Pazaryeri, Saçaklı, Şıhıcan, Yazıcık, Şehreküstü gibi yerlerdeki kahvehaneler şehrin nabzının attığı yerler, belli meslek dalındaki sanatkârında toplandığını, hizmet verdiği yerler olarak kaldı.  Mahalle kahvehanelerinde uzun yıllar toplumun buluşma, konuşma, paylaşma yerleri olduğu kadar kültürel hayatın en önemli merkezleri olarak fonksiyonlarını sürdürdüler.

Ancak 1940’lı yıllara gelindiğinde bazı kahvehanelerin amacı dışında faaliyetler yürüttüklerine, toplum ahlakını ve huzurunu tehdit edecek noktalara geldiğini görüyoruz.

O yıllarda hepsi değilse bile, pek çoğunda kahvehaneler insanların oturup dinlendikleri, buluşup sohbet ettikleri yerler olmaktan çıkmış; kumar oynanan,” esrar alınıp satılan”, asayişi tehdit edecek olayların yaşandığı, kaçakçıların buluşma yeri olarak karşımıza çıkınca valilik kontrolleri sıkıştırmaya başlamıştı.

Öyle ki kumar oynamak kahvehanelerle özdeşleşmiş, kumar sıradan suçlar haline gelmeye, sık sık gazetelerinde yer almaya başlamıştı.

“Kumar oynarken 18 Son teşrin günü Cevizlice Mahallesinden Ali oğlu 15 yaşlarında Hüseyin, Ali oğlu 13 yaşlarında Şükrü ve Şekeroğlu mahallesinden Şerif oğlu 18 yaşlarında Memet Karagöz Caddesinde Hamdi’nin kahvesinde kumar oynarken suç üstü yakalanmış, Adliyeye verilmişledir.” (24 Son teşrin 1939. Gaziantep gazetesi)

Kahvehanelerde kumar türü oyunlar pek çok aileyi mağdur ettiği gibi, kişi ve aileler arasında kavga ve husumetlerin doğmasına neden olduğu görülünce,” Eylül 1940 da belediye kahvelerde oyun oynamayı yasakladı.”  

“7 Eylül 1940 yılında Gaziantep gazetesinde” çıkan bir yazıyla da “Belediye çok yerinde bir karar almıştır. Bu karar bütün kahvelerde kâğıt oyunlarını kati surette yasak etmektedir. Yirmi seneden beri mütemadiyen artan ve içtimai müzmin bir hastalık haline gelen bu derdin kökünden sökülüp atılması şükrana layık bir hareket olacaktır” denerek halkın alınan kararı desteklediğini göstermiştir.

Bir durum müddet böyle devam etse de oyun oynamak gizliden devam ettirilmiş, daha sonra kumar oynamamak kaydı ile iskambil kâğıdı, domini, tavla, dama gibi oyunların oynanmasına müsaade edilmiş, yasak kaldırılmıştır.

Günümüzde küreselleşmenin kültürel ve ekonomik etkisiyle markalaşmış ve zincir işletmeler olarak yaygınlaşan kafe olgusunun varlığını gitgide daha fazla hissetmeye başladığını gözlemekteyiz.

Kahvehaneler tarihsel süreç içerisinde yerleşim alanlarının ayrılmaz bir parçası olmuş ve birçok değişim geçirerek bugüne ulaşırken, kırsalda ve “şehrin kenar” semtlerinde yaşamaya çalışmaktadır.

Kahvehanelerin yeni ekonomik anlayışa, değişen teknolojiye, yeni hayat biçimi eskisine göre büyük farklılıklar gösterse de bu yeni biçimi ve fonksiyonları ile hayatımızın içinde yer almaya devam edeceğini görmekteyiz. Kahvehanelerde oynanan oyunların pek çoğu da bugünde aynen devam etse de kumar oyunları da teknolojinin gelişmesine bağlı olarak çeşitlenmiş, kahvehane dışına taşmıştır.

Fotograf: Tabakhane Söğütlü Kahve 1999. Bu kahvehane bugün yoktur.  

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.