Dolar 32,3808
Euro 34,7196
Altın 2.407,07
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Kilis 27°C
Hafif Yağmurlu
Kilis
27°C
Hafif Yağmurlu
Sal 25°C
Çar 24°C
Per 23°C
Cum 21°C

Aldansanız da Aldatmayın!

Aldansanız da Aldatmayın!
A+
A-
04.01.2023
193
ABONE OL

Uğur KEPEKÇİ

Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.) “Bizi aldatan bizden değildir” hadisi ile aldatan kimseleri çok ciddi bir şekilde uyarmıştır. Burada, aldatanların Peygamberimize ümmet olabilme çizgisinden çıkacağı haber verilmiştir.

Fertten topluma yansıyan, insanın yaşama zevkini elinden alan, aldatma hastalığı; güven ortamını yok etmiştir. 

Birbirine güvenmeyen fertlerin oluşturduğu toplumlarda yardımlaşma ve dayanışma yok olmuş, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları görülemez olmuştur. 

Bencilliğin ve cehaletin diz boyu olduğu toplumlarda, güven ortamının yeniden tahsis edilmediği takdirde sosyal dayanışma olmaz. Sosyal dayanışmanın yok olduğu toplumlarda yaşanacak olumsuzluklardan her fert etkilenecektir. Bu sebeple sosyal hayatın dengesi altüst olacaktır. 

İnsanların birbirine güveni kaybolunca herkes birbirine şüphe ile bakacak, birbirine inanmayacak, bu sebeple de ihtiyaç sahipleri zarar görecektir. 

Daha önce piyasalarda halk arasında güven kredisi denen bir döngü vardı. İnsanlar birbirine güvenirdi. Arkadaşlık ve komşuluk ilişkilerinde başı sıkışan; komşusuna, arkadaşına müracaat eder, birbirinin ihtiyaçlarını temin ederdi. 

Bu alışkanlık maalesef şimdi uygulanması imkânsız bir hâl aldı. Toplumun bu duruma gelmesi; insanların birbirine verdiği sözü yerine getirmemesinden kaynaklandı. 

İşin en acı tarafı, kişiler birbirine verdiği sözü daha işin başında yerine getirmemek niyetiyle yola çıktığı için aldatmanın niyet planında başladığını görmekteyiz. 

Size bir anımı yazarak ne demek istediğimizi izah etmeye çalışayım: 

Alışverişine şahit olduğum biri, karşıdaki esnafa söz verdiği malı Salı günü teslim edeceğini söylediğine şahit oldum. Ancak ben o malın Salı günü teslim edilmesinin imkânsız olduğunu biliyordum. Uygun bir ortamını bulunca arkadaşa sordum: 

-“Neden malı Salı günü teslim ederim dedin? Hâlbuki bu malı senin Salı günü teslim etmenin mümkün olmadığını sen de biliyorsun. Bu karşıdakini aldatmak değil mi?” 

Bana verdiği cevap ne demek istediğimizi anlatmak için yeterli olduğu kanaatteyim:

-“Ben Salı günü derken bu Salı vermeyeceğimi biliyorum da Allah’ın Salı’sı mı tükendi? Bir Salı teslim ederim. Olur biter.”

İnsanların birbirini aldatmak için ne oyunlar çevirdiklerinin örneklerini çoğaltmaya gerek yoktur. Çünkü aldatmak, toplumda sıradan bir iş oldu ve aldatan aldattığını, aldanan aldandığını biliyor ama bir çare de bulamıyor. 

Kaybolan değerlerin hemen başında gelen “güven” duygusunu yeniden yaşamak ve yerleştirmek için önce fertlerin aldatmayı terk etmesi gerekmektedir. 

Yani herkes aldatmamayı kendinden başlayarak yaygın hale getirmelidir. Öyleyse: “Aldansanız da aldatmayın!”

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.