Ak Yaşmaklı Bir Kadın: Anadolu’nun Has Analarından Biri: Anam
Mehmet KILIÇOĞLU
Aklım erdiğinde,elli altmış yaşlarındaydı.Ben,yedi çocuğunun en küçüğüydüm. Babam anamdan on on beş yaş daha büyükmüş.Babamın birinci eşi vefat edince ikinci eş olarak anam ile evlenmiş. Benim gördüğüm ve anladığım kadarıyla babam ile anam iyi anlaşırlardı.Anam evde bizlere bakar,ev işlerini yapardı.İki ablam evlenip ayrılmış,biz evde kalan üç erkek ve babamız rahat denecek bir hayat yaşardık.Babam,hem bizim tarla bağ işlerini yapar hem de duruma göre başkalarının işine giderdi.
Anam sakin,evinin işiyle uğraşan,eşine yardımcı olan bir ANADOLU kadınıydı.Anlattığına göre,kendi çocuklarından önce üvey abime ve ölen Deli Ökkeş amcamın kızı ve oğluna da bakmış büyütmüş.Hem üvey abim Abdi hem de amcamın çocukları,Meryem ve Ali,anamı anaları gibi görür,hep saygı duyarlardı.1935-40’ların yokluğunda bu çocuklara bakıp büyütmek emek ve sevgi ister.
1960’ta babam bir trafik kazasında ölünce anam tamamen bizlerle ilgilenmeye başladı.Hem ana hem baba oldu.En büyük isteği bizlerin büyüyüp iş sahibi olması,evlenip aile kurmasıydı.Yeri geldi bizlere sert çıktı,yeri geldi öğüt verdi.Tek isteği,babamızın adını kötü yolda kullanmayıp saygı duyulan insan olarak kalmasıydı.Babamız köyde herkesin saygı duyduğu,Çanakkale gazisi KARAÇAVUŞMEHMET KILIÇOĞLU’ydu. Biz üç erkek kardeş kendi tarlamızda bağımızda çalıştık,yevmiyeli işlere gittik.Anamın yüzünü kara çıkarmadık,iş,meslek sahibi olduk.Evlendik,çocuklarımız oldu.Anam bu durumları gördü,çok mutlu oldu,sevindi.Bizleri büyütürken başkalarının yevmiyeli işlerine de gitti.Daha sonra bizlerin evinde kalıp torunlarına bakarken de çok sevinirdi.
Başında hep AK YAŞMAK olurdu.Anadolu kadınının simgesi yaşmak… Öyle türban,başörtüsü değil,DOLAK dediğimiz bir yazma.Saçı görünmüş,günah olmuş gibi bir düşüncesi yoktu.O beş vakit namazını kılar,bildiği dualarını yapardı. “Elden ayaktan düşürmeden öleyim”diye dua ederdi.
Ak yaşmağının ucunda bir düğüm olurdu.Bu düğümün içinde madeni yirmi beş elli kuruşluk bir kaç para bulunurdu.Ben DÜZİÇİ ÖĞRETMEN OKULU üçüncü sınıfta okurken,çok can arkadaşım KÜRT ÖKKEŞ eğitim enstitüsünde okuyordu.Köyün yakınındaki bahçelerinde konuşur söyleşirdik.Kürt Ökkeş lisedeki arkadaşının kız kardeşine âşık olmuştu.Zengin kızın ailesini,ona olan aşkını anlatır,efkârlanırdı. Sigara yakmak isterdi.Sigarası da olmazdı.Ben anamdan sigara parası isterdim.Ak yaşmağının ucundaki düğümü çözer bir elli kuruş verirdi.Ben sigarayı alıp Kürt Ökkeş’e verirdim.Artık söyleşimiz daha da koyulaşırdı.
… Anam,bizlerin iyi durumlarını gördü çok mutlu oldu.Ancak,198012 Eylül Darbesi’nin yaşattığı kötülükler karşısında da üzüldü.O tam bir vefakâr,cefakâr ANADOLU KADINI ve ANASIYDI.1986 yılında aramızdan ayrıldı.Allah rahmet etsin.Onu hep anılarımda yaşatıyorum.Bütün vefat etmiş anaların mekânı cennet olsun.