Bilim ve İslam

Alaiddin SEVER

Bilim gerçeği araştırır ve insanların bu gerçeklere uygun olarak daha düzenli ve güvenli, aynı zamanda daha rahat ve konforlu yaşamasına katkıda bulunur.

Bilimin önemli bir parçası olan eğitim, bilimsel verileri kullanarak, eğitim çağındaki çocukları ve gençleri hayatın gerçeklerine uygun olarak hazırlar. Eğitim bilimleri içinde sosyoloji ve psikoloji branşları eğitim standartları ve metotlarını belirlemede önemli bir görev üstlenir. Zira toplum içinde diğer insanlarla birlikte yaşamak zorunda olan bir insanın toplumda geçerli olan kuralları ve yaşam biçimini iyi kavrayıp davranışlarını bu kurallara uyumlu olarak geliştirmesini yani topluma uyum sağlamasını öğrenmesi gerekir. Kişi ister yöneten ister yönetilen olsun durum değişmez, mutlaka içinde yaşayacağı toplumu ve onun dinamiklerini iyi tanıması gerekir. Yine toplumu oluşturan fertlerin ruhsal durumlarını da yani onların hareketlerini, davranışlarını, etki ve tepkilerinin nasıl oluştuğunu ve yönlendirildiklerini de bilmesi gerekir. İnsanları neyin üzeceği, neyin öfkelendireceğini ve neyin sevindirip mutlu edeceğini bilmesi icap eder.

Pozitif bilim dalları dediğimiz uygulamalı bilim dalları da dünyada ve evrende hüküm süren değişmez kanun ve kuralları inceler ve bunlara uygun biçimde teknolojileri keşfederek bunları insanların hizmetine sunar, onların rahatlık ve mutluluk içinde yaşamlarını sürdürmelerine katkıda bulunur. Temel bilimler ve bunları kullanan ve günümüzde sayıları giderek artan mühendislik dalları hep bu amaca ulaşmak için araştırma ve eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürür.

Diğer taraftan, tıp bilimleri de insanların hastalıklarını tedavi etmek ve sağlıklı yaşamalarını temin etmek için çok büyük çabalar sarf eder. Kısacası bilim ve teknoloji insanı tanıma ve onu geliştirme amacını rehber edinerek toplumların medeniyetler kurmasında temel bir görev icra eder.

İslam’a gelince… En mükemmel ve Yüce Allah’ın son mesajı olan bu din Parapsikoloji bilimi açısından incelendiğinde yukarda özet olarak değindiğimiz bilimsel anlayışla tam bir paralellik arz etmekte adeta aynı hedefleri işaret etmektedir. Barış anlamına gelen İslam dininin tebliği Kur’an’ı Kerim mükemmel bir eğitim sosyolojisi ve psikolojisi rehberidir. Burada mükemmel bir insan ve toplum oluşturmak için gerekli her türlü kurallar ve davranış biçimleri çok açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir.

Yüksek bir ahlak sahibi olmak için insana lazım olan faziletli ve erdemli, insan onuruna yakışan davranış biçimleri bütün detayları ile anlatılmıştır. Yine mutlu ve müreffeh bir toplum oluşturmanın kuralları ve şartları akla hitabeden bir yöntemle anlatılmıştır.

Balıkesir Üniversitemizin ilk kurucu rektörü Prof. Dr. Asım Yücel hocamız bu gerçeği şu tespitleri ile çok veciz bir şekilde ifade etmişti: Kur’an’ı Kerim’de Yüce Allah neyi yasaklamışsa sırf insanları tehlikelerden ve kötülüklerden korumak için yasaklamıştır ve neyi de yapın diye emretmişse hep insanların iyiliği ve mutluluğu için emretmiştir. Nitekim tüm insanlar yalnızca şu ayete uysalar dünya yaşamı cennete döner: ”Yüce Allah kötülüğü yasaklar, iyiliği emreder.”

Kızı üniversitede şarkiyat bölümünde tahsil yapmış olan Amerikan Cumhurbaşkanlarından Clinton’un kızından dinlediği Arapça’nın güzel örneklerinden biri olarak anlatıp anlamını söylediği bir ayet üzerine şu sözleri söylediği rivayet olunur: “İnsanlar yalnızca bu ayete uysalar dünyada hiçbir savaş olmaz ve tam bir barış hâsıl olur. Ben bu rivayetin büyük bir ihtimalle gerçek olduğuna inanıyorum.”

Çünkü Paris Üniversitesi Tıp Fakültesi hocalarından Fransız profesör Maurice Bucaille İslamiyet’le ilgili uzun araştırmaları sonunda yazmış olduğu “Eski Ahitler İncil ve İslam” adlı kitabında bilime aykırı en ufak bir husus olmadığını bilimsel bir bakışla tespit etmiş ve şu sonuca ulaşmıştır: Bu kitapta sunulan bilgiler o tarihte insanlığın sahip olduğu seviyede mevcut değildir ve bu bir insanın yazabileceği bir kitap olamaz, bu bir ilahi tebliğdir.

Bu konuda pek çok ayet destekleyici örnek olarak verilebilir. Her ayet bilimin gösterdiği bir takım kural ve prensipleri 1400 yıl önce anlatmıştır. Bir örnek vermek gerekirse şunu söyleyebiliriz: Prapsikoloji bilimi insanın dünyada bulunuş amacını tekâmülünü tamamlamak olarak belirlemiştir. İnsanoğlu bu dünya okulunda öğrenci olarak bulunmaktadır.

Kısacası yapacağı şey burada belirli bir eğitimi tamamlayıp gelişmiş bir insan diploması almaktır. Bunun için kendini ve geldiği bu âlemi tanıması gerekmektedir. Yani İslam’daki ”İnsanı Kamil” hedefine ulaşarak gerçek görevinin bilincinde olmasıdır.